Şımartılan Postmodern Tüketici

Şımartılan Postmodern Tüketici

Klasik tüketici olarak tanımlanan kitle, ihtiyaçlarını Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine bağlı kalarak talep eden ve isteklerini bu hiyerarşi doğrultusunda karşılayan insanlardır. Bu bahsettiğim tanım size ne kadar ikna edici geliyor? Herşeyden önce yaşadığımız çağda klasik tüketici (ilkel) tüketiciyi bulabilmek oldukça zor. Eskiden ihtiyaçlarını karşılamak için tüketime yönelen insanlar şimdilerde isteklerini karşılamak için tüketime yönelmekte. İhtiyaçların istekleri doğurduğu bir dönemin çok daha uzağında, isteklerin satın almayı kolaylaştırdığı bir dönemde yaşıyoruz. Bu döneme nasıl geldik? Yani ne olduda isteklerimiz ihtiyaçlarımızın önüne geçti? Bu soruların yanıtını verebilmek için ilk olarak üretim kanadını yoklamamız gerekmektedir.

musteri memnuniyetsizligi

Eskiden üretici, üretebildiği kadar üretir, müşterilerde bu üründen faydalanmak için satın alırdı. Üretim teknolojilerinin yetersiz, üretimin az ve en önemlisi rekabetin olmadığı bir ortamda üreticinin ortaya koyduğu ürünü almama gibi bir şansı olmayan tüketici kitlesini düşünün. Alternatif bulamayınca mevcuda sım sıkı sarılan klasik tüketici kitlesi hayatını sürdürebilmek için tüketimi mümkün olduğunca minimum seviyeye indirmiş, gerekmedikçe satın almayan ve satın aldığı ürünün kıymetini bilen bir hal almıştır. Sanayi devriminin ardından, teknik imkanların arttığı, teknoloji ile birlikte modernleşen ve seri üretime geçen üretici daha fazla ürünü pazara sunabilme imkanına sahip olmuş, herşeyden daha da önemlisi üretici artık piyasada yalnız olmadığının farkına varmıştır. Klasik tüketici boyutundan modern tüketici safhasına geçişte bu dönemde meydana gelmiştir. Üretimin artması, üretici sayısının çoğalması ve aynı ürünlerde rekabetin üst seviyelere çıkması; üretici nezdinde tüketicinin kıymetlendiği görüşünü ön plana çıkarsa da 20. yüzyılın başlarında da modern tüketici yine de klasik tüketici grubunun bir üyesi konumundaydı.

Bu durumun en güzel açıklaması, Amerikan otomobil piyasasına uzun bir süre hakim olan Ford’un yaratıcısı Henry Ford tarafından yapılmış. Henry Ford’a göre “müşteri istediği renkte araba satın alabilir, renk siyah olduğu sürece” görüşü müşterilerine farklı renkte araç sunmayan bir üreticinin gözünden aktarılmış en ilginç söylemlerden birisini oluşturur. Üreticinin hegemonyasındaki tüketicinin, 20. yüzyılın ortalarına kadar modernleştiğini söyleyebilmek zordur. Bu döneme “şımarık üretici” tanımını yakıştıranlar oldukça fazladır. Üretimin haricinde finans konularındaki rahatlama ve ödeme şekillerinin esnemesi, nakit ödeme yerine zamanla ödeme, taksitlendirme ya da kredi kartıyla ödeme şekillerine dönüşmüştür. Eskiden siyah renkli araba satın almak için parasını hazırlayıp sıraya giren müşteri 20. yüzyılın ortalarından itibaren parasını sonra ödemek şartıyla sıraya girmiş, günümüzde de satın aldıktan sonra öde şartıyla ihtiyaç ve isteklerini karşılamıştır.

musteri

1950’lerden sonra iyice artan üretim ve ödeme metotlarının geliştirilmesi tüketici boyutunda büyük değişikliklere sahne olmuştur. 1980 – 1990’lara geldiğimizde ise postmodern tüketici olarak isimlendirilen ve ihtiyacı olmayanı bile satın alabilen bir kitleyi doğurmuştur. Rasyonel tüketici kitlesinin dayanağı Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisiylen postmodern tüketici kitlesinin istekleri ihtiyaçlarının önüne geçmiş ve Maslow’un belirttiği hiyerarşilerde sapma yaşanmıştır. Bu duruma en güzel örnek: en kirasını ödeyemeyen kiracının cebindeki son model akıllı telefondur. Bu durumu isteklerin, ihtiyaçların önüne geçtiği yargısıyla açıklayabiliriz. Yani günümüz postmodern tüketicisi isteklerini, ihtiyaçlarından daha önde tutarak tüketim ekosistemindeki yerini belirleme çabası içerisinde.

Bu süreçle üretici ne mi yaptı? Üretici üretim imkanlarını ve markalarını, tüketicinin istediği şekilde üretmeye başladı. Tüketicinin hali hazırda var olanı değil de sahip olmak istediği ürünü talep etmesi, üreticiler açısından tüketicinin önem kazandığı bir dönemi de beraberinde getirmiştir. Aslında bu durum “keser döner, sap döner, elbet birgün hesap döner” şeklinde de tabir edilebilir. Üreticinin krallığından, tüketicinin kral olduğu döneme geçtiğimizi söyleyebiliriz.

Ülkemizde de modern tüketicinin varolmaya başladığı dönemde üretici ve satıcılar, “müşteri her zaman haklıdır“, “müşteri velinimetimizdir” görüşlerini benimsemiş bu görüşü günümüze kadar getirmişlerdir. Peki bu görüşlerin etkileri ne olmuştur? Üreticiler ve satıcılar açısından dizginler müşterinin eline geçmiş, tüketicinin talep ettikleri üretilmiş, üretim sürekli geliştirilmiş ve tüketiciye ürünü satmak için kırk takla atar hale gelinmiştir. Peki tüm bunlara rağmen, şımartılmış tüketicinin herşeyi yapmaya hakkı var mıdır?

Özetle, geçtiğimiz günlerde bir banka şubesindeki koltuklarda oturmuş sıramın gelmesini beklerken elinde köpeğiyle birlikte gelen bir müşteri uyarılara rağmen ısrarla bankaya girmek istedi. Görevlilerin ikazına rağmen bağırarak, müşteri olduğunu ve içeriye köpeğiyle girmeye hakkı olduğunu belirtti. Benzer durumlarla sizler de karşılaşmış olmalısınız. Benim görüşüme göre müşteri her zaman haklı değildir. Müşteriyi ve tüketiciyi bu seviyeye biz getirdik ve şimdilerde malesef astarını ister bir hale geldiler. İşletmeler açısından müşteri elbetteki değerlidir, lakin işletme kurallarına uymuyorsa müşterinin haklılığı söz konusu olamaz. Her şeye rağmen işletmelerin ve satıcıların ilkeleri olması gerektiğine inanıyorum. Üretim ve ticaret adında üzerine düşeni yapan işletmelerin müşteriyi şımartacak kadar lüksleri yoktur. Kısacası şımartılan tüketici işletme politikalarınızı alt üst edebilir.

Bir önceki yazımız olan Pazarlama Açısından SEO başlıklı makalemizde arama motoru pazarlama, Pazarlama açısından SEO ve Search engine marketing hakkında bilgiler verilmektedir.

Hakkında Çağrı Ergezer

1983 Kahramanmaraş doğumlu. Lisans öğrenimini Uluslararası İlişkiler, yüksek lisans İşletme (Pazarlama ABD) ve doktorasını işletme (pazarlama anabilim dalı) üzerine yaptı. Küçük yaştan itibaren ilgi duyduğu bilgisayar teknolojileri ve internet, onun sosyal medya, dijital pazarlama ve dijital içerikler üzerine yoğunlaşmasını kolaylaştırdı. Şimdi özel bir üniversitede öğretim üyesi olarak görev yapan yazar; dijital pazarlama, e-ticaret, sosyal medya ve tüketici davranışları üzerine bilimsel çalışmalarını sürdürmekte. Boş zamanlarında kendine ait olan "ergezer.net" adlı blogda deneyimlerini okuyucularıyla paylaşarak yerli yabancı çok sayıda şirkete danışmanlık hizmeti vermekte.

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.